Sosyal Medya Platformlarının Tarafsızlığı ve Devletlerle İlişkisi Üzerine Çarpıcı İddialar
Son yılların en çok tartışılan konularından biri olan sosyal medya platformlarının tarafsızlığı ve devletlerle ilişkisi, İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu tarafından ele alındı. Tanrıkulu, sosyal medyanın toplumsal dönüşümde önemli bir rol oynadığını ancak aynı zamanda kaosun da katalizörü olabileceğine dikkat çekerek, platformların tarafsızlık ilkelerine uymakta zorlandığını belirtti.
Trump Dönemi ve Elon Musk’ın Etkisi
Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump’ın 2024 seçimlerini kazanması sonrasında, Twitter’ın eski adıyla bilinen X platformunun sahibi Elon Musk’ın “Hükümet Verimliliği Departmanı”nın başına getirileceği açıklaması, sosyal medya platformlarının devletlerle ilişkisini tekrar gündeme taşıdı. Musk’ın ifade özgürlüğü savunusuyla bazı kısıtlamaları kaldırması, ancak belirli siyasi görüşlere daha fazla alan tanıdığı eleştirileri beraberinde getirdi ve tarafsızlık ilkesini sorgulattı.
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, çeşitli krizlerde X platformunun içerik politikalarının Musk’ın kişisel tercihlerinden etkilendiğini belirtti. The Guardian ve Alman futbol kulübü Werder Bremen’in X platformundan çekilmesi, eleştirileri derinleştirdi.
Doç. Dr. Tanrıkulu, ABD’nin TikTok’a yönelik yasaklama girişimlerinin, devletlerin kontrol edemediği platformlara karşı izlediği tutumu gözler önüne serdiğini söyledi. Ayrıca, Çin’in ulusal güvenlik gerekçesiyle Facebook, Twitter ve Instagram gibi platformları yasaklayarak kendi dijital ekosistemini oluşturduğunu vurguladı.
Tanrıkulu ayrıca, sosyal medya platformlarının yanlış bilgi yayılmasındaki etkisine dikkat çekerek, İngiltere’de göçmenlerle ilgili yayılan bir yalan haberin toplumsal şiddeti tetiklediği gerçeğine işaret etti. “Bu durum, sosyal medyanın kontrolsüz gücünün toplumsal sonuçlarını açıkça ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
Tartışmalar Sürüyor
Platformların ifade özgürlüğü ile devletlerin ulusal güvenlik kaygıları arasındaki gerilim, uluslararası düzeyde düzenleme taleplerini artırırken, bireylerin bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü haklarının riske girdiği belirtiliyor. Tanrıkulu, “Sosyal medya platformları demokratik değerleri savunuyor gibi görünse de, genellikle ticari ve ideolojik çıkarlarını önde tutuyor. Bu durum, platformların tarafsızlık iddialarını gölgede bırakıyor” değerlendirmesinde bulundu.