10 Şubat 2025

Karabük Ekonomi Haberleri – Güncel ve Tarafsız

Karabük’ten dünyaya: Ekonomi, spor, teknoloji, magazin ve daha fazlası; tarafsız güncel haberin adresi!

Gizemli Bay Dylan

Sekiz dalda Oscar adayı olan “A Complete Unknown/Bob Dylan: Tam Bir Bilinmez”, Nobel ödüllü tek şarkı sözü yazarının yükseliş dönemine odaklanıyor.

Müjde Işıl – James Mangold iyi bildiği ve sevdiği sularda yüzüyor yine. 20 sene önce imza attığı “Walk the Line/Sınırları Aşmak”ta Johnny Cash’in hayatından bir kesit anlatan Mangold, şimdi de Cash’in dönemdaşı, meslektaşı ve şarkı türdeşi Bob Dylan’ın yaşamından bir dönemi anlatıyor. “A Complete Unknown/Bob Dylan: Tam Bir Bilinmez”, Elijah Wald’ın 2015 tarihli biyografi kitabı “Dylan Goes Electric!”e dayanıyor. 

Başka biri olmak 

James Mangold, senarist ve yönetmen olarak imza attığı filmde iki güzergâh izlemeye gayret etmiş. İlk bölümde folk müziğin kendi içindeki dayanışmasını ve toplumsal protestolardaki rolünü öne çıkarmış. ‘60’ların hemen başında Pete Seeger’in Bob Dylan’ın elinden tutması ve daha sonra Dylan’ın da gençlere destek olarak bu geleneği sürdürmesi dikkat çekici. ABD’nin karanlık dönemlerinden olan ‘60’larda folk müziğin en verimli çağını yaşaması, şarkıcıların eserleriyle politik duruşlarını, itirazlarını dile getirmeleri de… Şarkısı yüzünden yargılanan Seeger’in mahkemede Woody Guthrie’ye ithafen söylediği “İyi bir şarkıdan kötülük çıkmaz” sözü sadece o dönemin değil, tüm zamanların sanatçı duruşunu özetliyor. 

Filmin ikinci bölümünde Dylan’ın kişisel dünyasına daha fazla odaklanıyor film. Ancak isminden de anlaşılacağı üzere Dylan’ı ‘tam bir bilinmez’ olarak kodluyor. Dolayısıyla kahramanımızın birkaç cümlesi dışında motivasyonunu, ilişkilerindeki dinamiği tarif etmekte zorlanıyor ya da tarif etmemeyi tercih ediyor. Dylan’ın kişisel değişimi daha iyi biri olmak değil de başka biri olmak şeklinde nitelemesi, klasik gitardan elektronik gitara geçmeyi tüm itirazlara rağmen diretmesi ipuçları veriyor ama geçmişinden kaçması, sevgilileriyle ilişkileri, kendisini üne kavuşturan Seeger’den neden uzaklaştığı gibi kritik noktalarda ‘oldu-bitti’ şeklinde ani geçişlerle ilerliyor senaryo. Keza folk müziğinde klasikleşecek ve ileride Nobel almasını sağlayacak o şarkı sözlerinin hangi derin duygularla yazıldığıyla da ilgilenmiyor film. Bu açılardan biyografik yapımlar arasında unutulmaz bir yer edinecek bir film olmamakla birlikte özellikle oyuncu performansları açısından hayli parlak. 

Oyuncuların iddiası büyük

Timothée Chalamet fiziki olarak Bob Dylan’ı andırmakla birlikte kendine özgü bakışları yüzünden tamamen Dylan da olamayıp Dylan’a benzemeye çalışmış gibi. Filmin en ilginç özelliklerinden biri de başkarakterden ziyade yan karakterlerin merak uyandıran kişilikler olması. Tabii ki bunda parlak oyuncu performanslarının payı büyük. Joan Baez’de Monica Barbaro inanılmaz bir gerçekçilikle oynuyor ki En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarı’nı sonuna kadar hak ediyor. Edward Norton da yılların folk şarkıcısı Pete Seeger rolünde personasını unutturan bir rolle çıkıyor karşımıza. Elle Fanning de Sylvie Russo (bu karakter Bob Dylan’ın o dönemdeki kız arkadaşı Suze Rotolo aslında ama Dylan’ın özel isteğiyle Rotolo’nun gerçek adı yerine farklı bir isim kullanılmış) rolünde kısa anlarda görünse de çok iyi. Mangold’un yeni filminde Johnny Cash’i Boyd Holbrook canlandırıyor bu sefer. Chalamet, Norton, Barbaro ve Holbrook tüm sahnelerde şarkılarını kendileri söylüyor. Sırf bu iddia ve başarı bile filmin değerini epeyce yükseltiyor.

Diyarbakır escort
mardin escort
escort bursa
escort adana
escort izmir ekmel ekmel