Halkevleri, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılı dolayısıyla Hatay’daki son durumu ele alan “6 Şubat Depremleri 2. Yıl Hatay Raporu”nu yayımladı.
Kentteki son durum, Halkevleri üyelerinin iki yıllık gözlem ve deneyimlerinin yanı sıra, emek, meslek ve kitle örgütü üye ve yöneticilerinin, kent, doğa ve yaşam savunucularının bilgi ve birikimlerinin derlenmesiyle oluşturuldu.
Raporda, deprem sonrası Hatay’daki barınma sorunlarının yanı sıra, sağlık, eğitim, enerji ve ulaşım hizmetlerinin durumu ele alındı. Ayrıca, kentin yeniden inşa sürecindeki zorluklar ve bu süreçteki eksiklikler vurgulandı. Ekolojik ve çevresel tahribat da raporun önemli bir parçasını oluşturuyor.
Raporda, dikkat çeken tespit, talep ve öneriler şöyle:
“Türkiye tarihinin en büyük toplumsal katliamlarından biri olarak kayda geçen 6 Şubat depremlerinin ardından geçen iki yılda, devletin ve piyasanın deprem bölgesine dönüşüyle yaşanan normalleşme süreci, insanca bir yaşamın asgari koşullarının sağlanması değil, toplumsal katliamın normalleştirilmesi süreci olarak yaşanmıştır. Resmi verilere göre 6 Şubat depremlerinde 24 bin 147, 20 Şubat depremlerinde de 6 kişi yaşamını yitirmiş, ilk aşamada 80 bin 323 yapı yıkılmış ya da ağır hasar görmüş, kentte yaşayan 563 bin 751 kişi depremin hemen ardından göç etmiş, 11 Eylül 2023’te okulların açılması ile 440 bin kişi kente geri dönse de 100 binin üzerinde Hataylı bu süreçte kente geri dönmemeyi tercih etmiştir.
“Resmi 135 kayıp başvurusunun 83’ü Hatay’dan yapıldı”
Depremler nedeniyle yapılan resmi 135 kayıp başvurusundan 83’ü Hatay’dan yapılmıştır. Depremlerde kent merkezindeki kamu ve özel bütün hastaneler, belediye ve valilik dahil resmi kurum binaları, kültürel ve tarihi merkez, işletmeler dahil olmak üzere merkez ilçe Antakya’nın dörtte üçü yıkılmıştır. Kentteki kuralsız inşaat süreci yolları tehlikeli hale getirmiş, ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları 2023’te 2022’ye göre yüzde 16 oranında, 2024’te de 2023’e göre yüzde 25 oranında artmıştır. Yerleşim alanlarının içinde ya da yakınında kurulan beton santralleri ve taş ocakları, asbest ve silika içeren toz bulutlarının havayı, toprağı ve suyu kirletmesi, Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerlerini dört kat aşan hava kirliliği nedeniyle halk sağlığı göstergelerinde ciddi bozulmalar görülmektedir.
“ÇED gerekli değildir’ kararları Hatay’ın doğasının idam fermanı oldu”
Bebek ölüm oranlarında Türkiye ortalamasının iki katına ulaşan kentte, kanser, kardiyovasküler ve solunum yollarına bağlı hastalıklarda tırmanış görülmekte, çocuklarda bodurluk gözlenmektedir. Sağlık emekçileri ağır çalışma koşulları nedeniyle tükeniş yaşarken Antakya’daki sağlık emekçisi sayısı yarı yarıya azalmıştır. ‘ÇED gerekli değildir” kararları Hatay’ın doğasının idam fermanı olmuş, beton santralleri ve taş ocakları kent hayatını olumsuz etkilediği gibi, ekosistemde büyük bir yıkım yaratmış, tarımsal üretimde de toza bağlı ciddi düşüşler kaydedilmiştir.
“Sağlıklı elektrik hizmeti sunulmayan depremzedeler kaçak elektrik kullanımı ile suçlanmakta”
Bir öğün ücretsiz yemek, içilebilir su ve ücretsiz servis talebi karşılıksız kalmış; dezavantajlı durumdaki öğrenciler için destek ve telafi programları uygulamaya geçirilmediği için okul terkleri çoğalmıştır. Hükümet kamu okulları yerine özel okulları ve dini eğitim kurumlarını teşvik etmektedir. Kentte deprem öncesi halihazırda yetersiz olan enerji altyapısı, depremin ardından daha da kötüleşmiş, elektrik ve iletişim hizmetlerinde kesinti ve arızalar iki yılın sonunda hala giderilememiştir. Sağlıklı elektrik hizmeti sunulmayan depremzedeler kaçak elektrik kullanımı ile suçlanmakta, para cezaları ve fahiş faturalarla karşı karşıya bırakılmaktadır.
“Hatay’da ceza mahkemeleri etkin bir şekilde işletilmemekte deprem suçlarının üstü örtülmektedir”
Elektrik Mühendisleri Odası’nın konteyner kentlerin kuruluş sürecindeki gönüllü ücretsiz denetleme talebini geri çeviren devlet, gerekli denetlemelerin yapılmasını ihmal etmiş ve yetersiz tesisatlar nedeniyle bazılarında can kayıplarının da yaşandığı yüzlerce konteyner yangını gerçekleşmiştir. Kentteki acil yatırım ihtiyacına rağmen elektrik dağıtım işlerini yürüten Toroslar EDAŞ ise yatırımları durdurmuş ve personel azaltmaya yönelmiştir. Hatay’da ceza mahkemeleri etkin bir şekilde işletilmemekte deprem suçlarının üstü örtülmektedir. Yurttaşlar ödemekte güçlük çektikleri dava masrafları ve yanlarında değil karşılarında duran bir devlet aygıtı gördükleri için yargı sisteminden umutlarını kesmekte, hukuki düzlemde hak aramaktan geri durmaktadır.”
More Stories
Karla Kaplı Ormanda Anne Ayı ve Yavruları Neşeyle Oynuyor
Trabzon’da Fren Yerine Gaza Basan Sürücü Bahçeye Düştü
Osman Kavala’dan ‘Ayşe Barım’ açıklaması: ‘Savcı o konuşmanın olmadığını biliyordu’